23 Eylül 2012 Pazar
Ülkemizdeki Koyunlar
Yüzyıllarca göçebe bir hayat yaşamız bir milletiz biz. Yerleşik yaşama son bin yıl içinde geçtik. Biz tarla vs. ile uğraşmazdık. Genel olarak hayvancılık yapardık. Belkide bu yüzdendir insanlarımızın koyun olmaya bu kadar meyilli olmaları.. Yüzyıllarca bize yaşamımızı sürdürdükleri için bir şükrandır belkide.
Ülkemizi çok güzel uyutanlar var tıpkı çobanlara benzeyen güdülüyoruz bilmediğimiz bir el tarafından veya aslında bilip de baş kaldırmaya gücümüzün yetmediği korktuğumuz ve gücümüzün farkında olmadığımız için. Değil 25, 50 şu on yılda verdiğimiz can sayısı 1000 ler ile ölçülüyor peki neden dur diyemiyoruz. Bu kimin savaşı? Kim kimin yanında, kim bundan kazanç sağlayanlar? O insanlar neden öldüğünü -aslında devleti kurtarmak olarak inandıkları ama olayın iç yüzünün çok daha farklı olduğunu- bilmeden ölüyorlar ve biz bunlara sessiz kalıyoruz. Bir kaç torba kömüre, elektrik dahi olmayan köylere buz dolabı dağıtarak, boş dağları bombalayarak bizleri koyun haline getirdiler. Kendi uçağımızı yapıyoruz diyipte tüm iç parçalarını dıştan aldığımız bir teknolojiye biz kanıyoruz.
Ama helal olsun bir millet ancak bu kadar güzel uyutulur. Belkide onlar bizi uyandırmaya kıyamıyordur..
Nasıl alışıyoruz ?
Ama buna karşı gelen bir duygumuz var. Çoğu zaman klişe lafların içinde yer alan Aşk bu alışma duygusuna nasıl karşı geliyor da onu unutamıyor, onun yokluğuna alışamıyoruz. Bu kadar değişken bir dünyanın içinde nasılda duygularımız ha diyince değişmiyor? Halbuki biz dün ne yediğini unutan insanlardık. Nasıl bu kadar uzun süre aynı kişiye karşı bir his besleyebiliyoruz ki? Belkide aşk bu bu yüzden çok çekicidir. Alışılamayan bir duygu olduğu içindir. Ne zaman, nerede ve nasıl patlak vereceğini bilmediğimiz içindir. Bu duygunun insanlar arasında bu kadar güçlü hissedilmesinin sebebidir belkide. Alışamıyorsun onun yokluğuna ne kadar uzun süre geçse de üzerinden. Seviyorsun, sevmeye alışıyorsun ama yokluğuna alışamıyorsun. Sevmiyorum diyorsun ama seviyorsun.
Alışkanlık işte(!). Unutamıyorsun..
Değer vermek ister insan
Bir kişiyle konuşursun ve bilmediğin bir şekilde bağlanırsın ona. Onu belki hiç görmemişsindir, yanına gitmemişsindir fakat kimseye o kadar yakın hissetmemişsindir kendini. Öyle bir insanla tanıştıktan sonra Ne mesafeler önemlidir ,ne de dış görünüş. O andan itibaren bağlanmak ve o insana değer vermek istersin, karşındakinin o değeri hak ettiğini bilmeden. Ve çoğu zaman hak etmeyen birisine değer verirsin. O ise verdiğin değerden habersiz bırakıp gidecektir veya gitmiştir. Sen her şeyde onu düşünür onu hayal edersin yaşadıklarını, yaşamadıklarını ve yaşayacaklarını ve bu bitmiştir ne yaşayabileceksindir ne de yaşayamadıklarını yaşama imkanın vardır.O andan itibaren içindeki boşluk büyümüş ve bir kara delik olmuştur o bütün güzel düşüncelerini yutup yerini nefret ve kine bırakan kara delik. Ve düşünceler geri düzelmeyecektir ne senin için ne de onun için. Ne kadar istersen iste bir insana asla fazla değer verip kendince onu yükseltme. Çok değer verip kendini değersizleştirme çünkü bende bir kere çok değer verdim hemde kendimden çok. Sen yapma bunu karşındaki kim olursa olsun.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)